Paris İklim Anlaşması ve Türkiye
Sürdürülebilirlik kavramı ilk defa 1713 yılında Alman muhasebeci ve maden işletmecisi Hans Carl von Carlowitz’in ormancılık sektörüne yönelik olarak “sürdürülebilirlik” konusundaki kitabında bahsedilmiştir. Meraklısı için kitabın ismi: Sylvicultura oeconomica, oder haußwirthliche Nachricht und Naturmäßige Anweisung zur wilden Baum-Zucht.
1972 yılında Birleşmiş Milletler İnsan Çevresi Konferansı veya Stokholm Konferansı’nda çevre sorunlar küresel gündeme taşınarak, gelişmekte olan ülkelerin kendi ekonomik kalkınmaları için duydukları ihtiyaçlar için orta yol bulma amacıyla Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) kurulmuştur.
1980 yılında Uluslararası Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği’nin (IUCN) o yıl gerçekleşen genel kurulu sonrası Dünya Koruma Stratejisi (WCS ) belgesi yayınlanmıştır.
1987 yılında sürdürülebilir kalkınma terimi belirginleşerek, Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu’nun (WCED) yayınlamış olduğu Brundtland Raporu (Our Common Future)’nda “gelecek kuşakların kendi ihtiyaçlarını karşılayabilme imkânlarını tehlikeye sokmadan bugünkü kuşakların ihtiyaçlarını karşılamak” olarak tanımlanmıştır.
1992 yılında Brezilya’nın Rio kentinde düzenlenen ve Rio Zirvesi olarak da bilinen BM Çevre ve Kalkınma Konferansı, toplum nezdinde çevre ve iklim değişikliği sorunlarının konuşulduğu en önemli etkinlik olarak tarihe geçmiştir. Zirvenin İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi, Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi ve BM Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi gibi çıktıları olmuş ve bu sözleşmeler imzaya açılmıştır.
1997 yılında Japonya’nın Kyoto kentinde imzalanan ve iklim değişikliği konusunda ilk uluslararası çerçeve sözleşme olan Kyoto Protokolü, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’dir. Bu Protokole imza atan ülkeler karbondioksit ve diğer beş sera gazı salınımlarını azaltım konusunda belli taahhütler vermektedir. Protokol 2005 yılında Rusya’nın da katılımıyla yürürlüğe girmiştir. Türkiye ise Kyoto Protokolü’nü 2009 yılında imzalamıştır.
Aynı sene, 1997’de ABD’deki Çevresel Sorumlu Ekonomiler Koalisyonu ve Tellus Enstitüsü tarafından BM Çevre Programı desteğiyle oluşturulan Küresel Raporlama Girişimi (Global Reporting Initiative, GRI), ilk defa 1997 yılında Sürdürülebilirlik Raporlaması Rehberi’ni yayınlamıştır.
2000 yılında ortak bir küresel kalkınma kültürü yaymak amacıyla dünya liderlerinin desteğiyle Küresel İlkeler Sözleşmesi Girişimi (UN Global Compact, UNGC), dünyanın her tarafından binlerce şirketin, uluslararası çalışma ve sivil toplum örgütünün katılımı ile ortak vizyon, amaç ve değerler doğrultusunda 10 evrensel prensibin yerine getirilmesini sağlamak için çalışmaktadır.
2015 yılında Birleşmiş Milletler, 2000 yılında yayınlanmış ve yürürlülük dönemi sonlanan Binyıl Kalkınma Hedefleri’nin yerine Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ni (SKH) Eylül 2015’de açıkladı. 2030 yılına kadar hayata geçirilmesi planlanan 17 Hedef, daha mutlu, huzurlu ve sağlıklı bir gezegenin temel başlıklarını içeriyor.
Aynı sene, 2015 yılı Aralık ayında Paris’te gerçekleştirilen 21. Taraflar Konferansı (COP21) ’nda Paris Anlaşması metni kabul edildi. Anlaşma 22 Nisan 2016’da imzaya açıldıktan sadece aylar sonra, 4 Kasım 2016’da resmen yürürlüğe girerek Birleşmiş Milletler tarihinde en hızlı devreye giren çevre anlaşması niteliği kazandı.
Paris Anlaşması
Paris Anlaşması, Kyoto Protokolü’nün sona erme tarihi olan 2020 sonrası iklim değişikliği rejimini düzenlemeyi amaçlamaktadır ve uluslararası bir anlaşmadır.
Küresel ortalama sıcaklık artışını 2°C’de sabitlemek ve 1,5°C altında kalması için hedefler belirtmektedir.
En yüksek ısı artışının "2°C'nin altında" olması gerektiğini ve böyle geçici bir aşma durumundayken bile küresel ortalama sıcaklık artışını 1.5°C'nin altına düşürme zorunluluğu olduğu anlamına gelir.
Isınmayı 1,5°C ile sınırlamak, 2050 civarında küresel olarak net sıfır CO2 emisyonuna ulaşılması ve özellikle metan olmak üzere CO2 dışı sera gazlarının emisyonlarında derin düşüşler anlamına gelir.
Paris’te 2 hafta süren müzakereler neticesinde 195 ülke tarafından imzalanan anlaşmanın geçerli olabilmesi için dünya sera gazi emisyonunu en az %55 üreten, 55 ülkenin kabul etmesi gerektiği gerekmekteydi ve bu ülkeler kabul ettiği takdirde tamamen yürürlüğe gireceği belirtildi.
1 Nisan 2016 itibari ile de dünya sera gazi emisyonunun %40 üreten Amerika Birleşik Devletleri ve Çin her ikisi de Paris iklim anlaşması imzalayacaklarını doğrulayan bir bildiri yayınladı. 22 Nisan tarihinde 175 taraf ülke (174 ülke ve Avrupa Birliği) anlaşma imzaya açıldığı gün imzaladı ve 20’den fazla ülke 2016 yılında katılmak amacıyla niyetlerini belirten bir bildiri yayınladı.
Paris Anlaşması ile ülkeler için geliştirilmiş bir şeffaflık çerçevesi (Enhanced Transparancy Framework) oluşturulmuştur. Şeffaflık çerçevesi kapsamında, 2024 yılından başlayarak, ülkeler iklim değişikliğinin azaltılması, uyum önlemleri, sağlanan veya alınan destekler konusunda atılan adımlar ve ilerlemeler hakkında şeffaf bir şekilde rapor verecektir. Ayrıca, sunulan raporların gözden geçirilmesi için uluslararası prosedürler geliştirilecektir.
Geliştirilmiş şeffaflık çerçevesi aracılığıyla toplanan bilgiler, uzun vadeli iklim hedeflerine yönelik toplu ilerlemeyi değerlendirecek olan Küresel Durum Değerlendirmesi envanterini besleyecektir. Küresel Durum Değerlendirmesi; ülkelere bir sonraki beş yıllık süreçte iklim değişikliği ile mücadelede daha iddialı planlar yapmaları için tavsiyelerde bulunacaktır.
Paris anlaşmasının maddelerini baktığımızda genel hükümler getirdiğini görürüz.
Ancak Anlaşma’nın nasıl uygulanacağına dair detaylı kurallar 22. Taraflar Konferansı’ndan itibaren müzakere edilmiş ve 24. Taraflar Konferansı’nda kabul edilmiştir. Kural Kitabı veya Katoviçe İklim Paketi adı verilen bahse konu kurallar bütünün kabulünün ardından Paris Anlaşması Taraflar Toplantısı (CMA) resmi olarak başlatılmıştır.
Paris anlaşmasına imzalayıp fakat hala onaylamayan 4 ülke bulunmaktadır. Bu dört ülke (Eritre, İran, Libya ve Yaman) dünya sera gazı üretiminin %1.4’lük kısmına denk gelmektedir. Dört devlet daha Paris Anlaşması'nı imzalamış ancak onaylamamıştır.
Paris Anlaşması ve Türkiye
Türkiye, Paris Anlaşması'nı en son onaylamış ülkedir.
Türkiye’de sera gazı emisyonu (CO2) TÜİK verilerine göre 2018 yılında toplam sera gazı emisyonu 1990 yılına göre % 137,5 artmıştır. Benzer şekilde kişi başına düşen sera gazı emisyonu 1990’da 3,88 iken 2016 yılında yaklaşık iki katı artarak 6,3’e yükselmiştir. Yine sera gazı emisyonuna neden olan fosil yakıt üretimi 2008-2016 döneminde dokuz katın üzerinde artış gerçekleşmiştir.
Türkiye 2021 yılında, net sıfır emisyon hedefini 2053 yılı olarak açıklamıştır.
Türkiye'nin yeni kurulan ve yaklaşık 1000 hükümet yetkilisi, akademisyen, iş adamı ve STK'dan oluşan İklim Konseyi, ülkenin 2053 net sıfır emisyon ve yeşil kalkınma hedeflerini karşılamak için bir yol haritası geliştirmek üzere Şubat 2022'de toplanmıştır. Haziran 2022'de İklim Konseyi 217 karar içeren yol haritasını yayınlamıştır.
Bilimsel araştırmalar, Türkiye’nin aktif bir iklim politikası yürütmesi halinde milli gelirinin %7 artacağını göstermektedir.